25 Kasım 2011 Cuma

..

Bi gün sevdiğim blogları gezerken "Yansıma ve Yanılsama" adlı blogda bi yazı görmüştüm.. Karşımızdaki insanların aslında birer ayna olduklarından ve biz o aynalara ne gösterirsek, onların da bize o görüntüyü yansıttıklarından bahseden bi yazıydı, çok beğendim, çok etkilendim.. Ve doğru, dedim; ben ne gösteriyorsam, karşımdaki aynalar da onu yansıtıyor bana.. Hala da öyle düşünüyorum, ama bir yönden farklı..

Ben karşımdaki aynaları hep dolabımdaki aynam gibi düşünmüştüm; dümdüz, neysem onu yansıtan.. Ama bize ilkokulda o fen bilgisi dersleri boşuna verilmiyormuş.. Aslında tümsek aynalar, çukur aynalar da varmış; bütün aynalar gördüğünü gösterirmiş ama kimisi bunu başka türlü yaparmış..

Şimdi yine diyorum karşımdaki insanlar bana hep ayna, benden yansıyanları görüyorum aslında.. Ama bazısı tümsek ayna, bazısı çukur ayna, bazısı dolabımdaki gibi.. Birinde kendimi olduğum gibi görüyorum, öbürü beni çarpık çurpuk gösteriyor.. Bu da onun kabahati değil ki, n'apsın hamurunda bu var, onun da elinden gelen bi şey yok bi bakıma.. 

Bunu fark etmem kendi adıma iyi oldu.. Eskiden ben bu aynaya ne dedim ki bana bu sevimsiz şeyi yansıtıyor, derdim.. Şimdi de düşünüyorum bunu ama artık aynaya da bi hata payı veriyorum..

Bu yazıyı bu şarkıyı dinleyerek yazdım, ekleyemeyi başarabildim mi bilemiyorum henüz, okuyası gelenler de dinlemek ister belki.. 


The Honey Trees - Moon river

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder