28 Haziran 2012 Perşembe

miss you..

Dostumu özlüyorum, çok özlüyorum.. çok kırdım onu biliyorum ama nasıl yaptım hiç bilmiyorum.. eskiye döner miyiz, eskisi gibi olur muyuz, tam bir muamma.. üstelik yapabileceğim hiç bi şey yok, ne kadar özür dilemeye çalışsam, ne hissettiğimi anlatmaya kalksam, ne kadar üzgün ve onsuz yalnız olduğumdan bahsetsem, anlatamayacakmışım gibi geliyor ya da ne söylesem hafif kalacak.. ona verdiğim üzüntünün yanında benim hissettiklerim ne ki, otur ve çek işte diyorum.. yaşıyorum evet.. nefes alıyorum, yemek yemeye çalışıyorum, günlük hayatım devam ediyor ama midemde hep o yumru, sürekli orda, ne zamana kadar orda durmaya devam edecek bilmiyorum.. bildiğim tek şey bekleyeceğim.. belki bi gün bana yeniden güvenir mi, beni eskisi gibi görebilir mi...


13 Aralık 2011 Salı

Hediye(m) mi?

Sevdiğim blogları gezerken görüm bu çekilişi, ben de katılmak istiyorum, belli mi olur, belki de yeni yıl hediyem olur kendisi :)

Şansını denemek isteyenler için linki de burda http://trendkolik.blogspot.com/2011/11/yeniyil-hediyem-casio-vintage-saat.html?spref=fb

6 Aralık 2011 Salı

nefes aldıran şarkılar


Yeni bir şarkı daha dinledim bugün.. Bir arkadaşım var benim, çok samimi değiliz ama müzik zevklerimizin çok iyi uyuştuğunu söyleyebilirm.. Ondan aldım bunu yine, nefes aldıran şarkılarım diyor o bu şarkılara ve ne büyük mutluluk ki benimle de paylaşıyor..

5 Aralık 2011 Pazartesi

mutlu uyuyalım..

Biraz önce aldığım çeviriyi bitirdim, bir rahatladım, bir rahatladım, üstümden tonlarca yük kalktı, mutluyum, huzurluyum, biraz da uykuluyum ama güzel bir şarkıyla bitimek istedim günü.. Bu da renkli sayfasının linkiymiş ama eklemeyi beceremiyorum sanırım bknz. www.mabelmatiz.com/

Huzurlu geceler..

25 Kasım 2011 Cuma

..

Bi gün sevdiğim blogları gezerken "Yansıma ve Yanılsama" adlı blogda bi yazı görmüştüm.. Karşımızdaki insanların aslında birer ayna olduklarından ve biz o aynalara ne gösterirsek, onların da bize o görüntüyü yansıttıklarından bahseden bi yazıydı, çok beğendim, çok etkilendim.. Ve doğru, dedim; ben ne gösteriyorsam, karşımdaki aynalar da onu yansıtıyor bana.. Hala da öyle düşünüyorum, ama bir yönden farklı..

Ben karşımdaki aynaları hep dolabımdaki aynam gibi düşünmüştüm; dümdüz, neysem onu yansıtan.. Ama bize ilkokulda o fen bilgisi dersleri boşuna verilmiyormuş.. Aslında tümsek aynalar, çukur aynalar da varmış; bütün aynalar gördüğünü gösterirmiş ama kimisi bunu başka türlü yaparmış..

Şimdi yine diyorum karşımdaki insanlar bana hep ayna, benden yansıyanları görüyorum aslında.. Ama bazısı tümsek ayna, bazısı çukur ayna, bazısı dolabımdaki gibi.. Birinde kendimi olduğum gibi görüyorum, öbürü beni çarpık çurpuk gösteriyor.. Bu da onun kabahati değil ki, n'apsın hamurunda bu var, onun da elinden gelen bi şey yok bi bakıma.. 

Bunu fark etmem kendi adıma iyi oldu.. Eskiden ben bu aynaya ne dedim ki bana bu sevimsiz şeyi yansıtıyor, derdim.. Şimdi de düşünüyorum bunu ama artık aynaya da bi hata payı veriyorum..

Bu yazıyı bu şarkıyı dinleyerek yazdım, ekleyemeyi başarabildim mi bilemiyorum henüz, okuyası gelenler de dinlemek ister belki.. 


The Honey Trees - Moon river

23 Kasım 2011 Çarşamba

moon river and me

İnsanları sevmeyi seviyorum..İnsanların beni sevmesini seviyorum..
Özellikle çocukların beni sevmesine bayılıyorum, içli çocukların.. Gözlerinden beni sevdiğini görebildiğim çocukların..

Yeni müzikler keşfetmeyi seviyorum.. İşte ben buldum bunu ve şu anda dinlediğim için çok şanslıyım diyebilmeyi.. İçime dokunan şarkıları keşfetmeye bayılıyorum..

Bazı rüyaları hissetmeyi seviyorum, bazı rüyalarda yaşadığımı hissetmeyi seviyorum, rüyaların yıllar öncesinden bir anıyı getirip önüme koymalarına bayılıyorum ve beni tekrar tekrar şaşırtmalarına..

The Honey Trees - Moon River
Bu da bu yazının şarkısı, şu anda nasıl eklendiğini bilmiyorum, aslında pek de önemli değil..

27 Haziran 2010 Pazar

boş (mu) ev

Dedem bugün İstanbul'a geri döndü, kardeşim köye gitti, babam evde değil, bir tek annem ve ben varız...

Ev bu haliyle çok boş geliyor, anneme de bana da...